İçeriğe geç

Erzincan Alevileri Türk mü ?

Erzincan Alevileri Türk mü? Ekonomik Kimliğin Derin Analizi

Bir ekonomist olarak, her sorunun ardında bir kaynak, bir tercih ve bir sonuç olduğunu bilirim. Kaynakların sınırlılığı, yalnızca parayı değil, anlamı da kapsar. Toplumlar, kimliklerini inşa ederken tıpkı bir ekonomideki gibi tercihler yapar: Hangi geçmişi hatırlayacak, hangi değeri koruyacak, hangi kimliği öne çıkaracak? “Erzincan Alevileri Türk mü?” sorusu da tam bu bağlamda, yalnızca etnik veya kültürel bir soru değil; bir sosyo-ekonomik kimlik inşası sorusudur.

Tarihsel Kaynaklar ve Kimlik Piyasası

Ekonomide “piyasa” sadece mal ve hizmetlerin değiş tokuş edildiği bir yer değildir; aynı zamanda fikirlerin, inançların ve kimliklerin de yarıştığı bir alandır. Erzincan’ın tarihine baktığımızda, Alevi toplulukları uzun yüzyıllar boyunca hem inançsal hem de toplumsal dayanışma üzerinden bir ekonomik yapı oluşturmuştur.

Kırsal üretim, imece kültürü, ortak mülkiyet anlayışı… Bunların hepsi, Alevi topluluklarının ekonomik davranış biçimlerini şekillendiren unsurlardır. Bu yapı içinde “Türk kimliği” ise, üretim biçimleri ve toplumsal dayanışma üzerinden şekillenen bir üst kimlik olarak gelişmiştir.

Ekonomik açıdan bakıldığında, “Türklük” burada bir etnik kategori olmaktan çok bir dayanışma ekonomisinin dili hâline gelir. Tıpkı piyasada ortak bir para biriminin alışverişi kolaylaştırması gibi, “Türklük” de ortak üretim ve güven duygusunu pekiştiren bir sosyo-ekonomik kimlik rolü üstlenmiştir.

Bireysel Kararlar ve Kimlik Seçimleri

Ekonomide her birey, sınırlı bilgiyle en iyi kararı vermeye çalışır. Kimlik tercihleri de böyledir. Erzincan Alevileri, tarih boyunca siyasi baskılar, göç hareketleri ve ekonomik değişimler karşısında “kim olduklarını” yeniden tanımlamak zorunda kalmışlardır.

Bu yeniden tanımlama süreci, tıpkı bir piyasa dalgalanması gibidir: Zaman zaman “Alevi” kimliği ön plana çıkar, zaman zaman “Türk” kimliği ekonomik ve toplumsal avantaj sağlar. Bu durum, bireylerin hem aidiyet hem de refah düzeylerini etkileyen bir “fırsat maliyeti” doğurur.

Ekonomik rasyonalite açısından bakarsak, Erzincan’daki Aleviler için “Türk kimliği”, belirli dönemlerde sosyal mobiliteyi, yani ekonomik ve kültürel olarak yukarı doğru hareketi kolaylaştırmıştır. Dolayısıyla “Türk mü?” sorusu burada bir soy meselesinden çok bir fırsat maliyeti sorusuna dönüşür.

Toplumsal Refah ve Kimlik Ekonomisi

Bir toplumun refahı sadece gelir düzeyine değil, aidiyet hissine de bağlıdır. Alevi toplulukları, tarih boyunca ortak üretim ve paylaşım ekonomileriyle yerel refahı korumayı başarmıştır. Ancak modern piyasa ekonomisinin rekabetçi doğası, bu paylaşımcı yapıları zayıflatmıştır.

Erzincan özelinde, kentleşme ve sanayileşme süreçleriyle birlikte geleneksel Alevi dayanışma ağları çözülmüş; bireysel başarı, toplumsal dayanışmanın önüne geçmiştir. Bu dönüşüm, kimlik algısını da etkilemiştir: Alevilik artık sadece bir inanç değil, ekonomik bir strateji olarak da görülmektedir.

Bir yandan modern ekonomiye entegre olmak isteyen Aleviler, diğer yandan kültürel değerlerini korumaya çalışmaktadır. Bu ikili denge, ekonomideki “denge noktası” kavramını andırır: Toplum, istikrarını bu denge üzerinden kurar.

Kimliklerin Piyasasında Arz ve Talep

Ekonomik sistemde arz ve talep nasıl fiyatı belirliyorsa, toplumlarda da kimliklerin değeri sosyal talebe göre şekillenir. Eğer “Türk kimliği” belli dönemlerde daha fazla toplumsal kabul ve ekonomik avantaj sağlıyorsa, bireyler bu kimliği benimsemeye yönelebilir.

Ancak bu, diğer kimliklerin değersizleştiği anlamına gelmez; aksine, kimlikler arası rekabet, kültürel çeşitliliğin sürmesini sağlar. Erzincan Alevilerinin hikâyesi tam da bu noktada anlam kazanır: Onlar, kimlikler arası geçişkenliği bir direnç değil, bir uyum stratejisi olarak kullanmışlardır.

Geleceğin Ekonomik Senaryosu

Peki gelecekte bu tablo nasıl şekillenecek? Dijital ekonominin yükselişi, bireysel kimliklerin ticarileştiği bir dünyayı yaratıyor. Sosyal medya, dijital üretim ve bilgi ekonomisi; kültürel aidiyetleri ekonomik birer değer hâline getiriyor.

Erzincan Alevileri de bu dönüşümün içinde, geçmişten taşıdıkları paylaşımcı ekonomi anlayışını modern girişimcilik modellerine dönüştürebilir. Etik üretim, dayanışmacı girişimler, yerel markalar bu potansiyelin somut yansımaları olabilir.

Belki de geleceğin ekonomik sorusu şu olacaktır: “Bir toplum, köklerinden beslenerek nasıl küresel piyasada var olur?” İşte bu sorunun yanıtı, sadece Erzincan Alevilerinin değil, tüm insanlığın ortak kimlik arayışını da belirleyecektir.

Sonuç: Ekonomik Akılla Kimliği Okumak

“Erzincan Alevileri Türk mü?” sorusunu, ekonomik bir bakışla ele almak bizi şu sonuca götürür: Kimlik, yalnızca tarihsel bir miras değil, aynı zamanda rasyonel bir tercihtir. Ekonomik koşullar, toplumsal ilişkiler ve kültürel talepler bu tercihi şekillendirir.

Bir ekonomist için önemli olan, kimliğin etnik sınırlarından çok, onun toplumsal refaha ne kattığıdır. Çünkü nihayetinde, tıpkı ekonomide olduğu gibi kimliklerde de amaç aynıdır: denge, sürdürülebilirlik ve refah.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
prop money